Bedrettin KELEŞTEMUR


YALNIZ YAŞAYANLAR

FİKİR BAHÇESİ


YALNIZ YAŞAYANLAR

Bedrettin KELEŞTİMUR

TUİK açıkladı, “Türkiye’de tek kişilik hane halkı sayısı 2024’te 5,3 milyonu aştı!”

Ülke nüfusunun yüzde 6’ları, ‘bir hanede…’ yalnız başlarına yaşıyorlar. 

Hayat, kökleri üzerinde güzeldir… 

Hayat, gövdesi, dalları, budaklarıyla neşv-ü nema bulur…

Bir realite var ki, ‘hayattan kopamayız…’ 

Kamil insanlar, “halkın/ veya kalabalıkların içerisinde onlar hak ile beraberdir!”

A’râf Suresi 58.nci ayette şöyle buyrulur; “Toprağı verimli olan güzel bir memleketin nebâtı, Rabbinin izniyle çıkar (ve yetişir) fena ve verimsiz olan bir yerin nebâtı ise çıkmaz; çıkan da bir şeye yaramaz. İşte âyetleri, şükredecek bir kavim için böyle açıklarız.” 

Şunu iyi bileceğiz, “toprağın çoraklaşması gibi gönüllerde çoraklaşır!” 

Âl-i İmrân Suresi 110.ncu ayeti asırlara ışık olur; “(Ey Muhammed Aleyhisselâm ümmeti) Siz beşeriyet için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz; İyiliği emreder, fenalıktan alıkorsunuz ve Allah’a imanınızda devam edersiniz. Eğer kitaplılar (Hristiyan ve Yahudi’ler) de imana gelseydi, muhakkak haklarında hayırlı olurdu; içlerinden iman edenler varsa da, ekserisi gerçek dinden çıkmış fâsıklardır.” 

Hayat, bizlere sorumluluklar yüklüyor. Yalnız başımıza, ‘köşemize çekilmeyi değil…’ Edep ve adap içre hayatı güzelleştirmek, ‘erdemli bireyler yetişmesi…’ için daha fazla gayret, daha fazla irade ortaya koymalıyız. 

Yalnız yaşayanlar/ veya köşesine çekilenler… Yürekten sesleniyoruz, “ayağa kalk!” 

Bu dünya bizlere, ‘örtülere bürünme…’ hayatın zorluklarından kaçmak için yaratılmadı! 

Aksine, büyük bir sabırla, azimle, iradeyle, sağduyuyla, ‘Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.” (Alâk Suresi 96/1) 

İlim, hikmet, marifet sahibi âlimlerimiz karşısında, ‘önümü iliklerim…’ Saygı ve edepte kusur etmemeye çalışırım. Öyle ki, bizim inancımız; “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz…” buyuruyor. 

“De ki; Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ Suresi 114)

“De ki; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer Suresi 9)

“Allah’dan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar.” (Fâtır Suresi 28)

Bir şiirimizde şöyle diyoruz;

“Dünyayı dost tutarsan yalnız kalırsın!

Sevgisiz gönüller, elem alırsın

Bırak hüznü, benlik diyarını…

Hergün bir limandan selâm alırsın!”

Hadis, “Ashab’ım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayeti bulmuş olursunuz!”

Hadis, “Yeryüzünde âlimler gökteki yıldızlar gibidir ki, kara ve denizlerin karanlıklarında onlarla yollar- aydınlanıp- bulunur. Yıldızlar batınca rehberlerin yolu şaşırmaları an meselesidir.” 

Bizim inancımızda, ‘ilim merkezleri…’ her zaman için cazibesi üzerinden eksik olmayan diyarlardır. O diyarlar, sizlere tebessüm eder. Ruhlarınızı/ gönüllerinizi okşar. Manevi bir feyiz alırsınız. 

“Yalın ayak, kumda yürüyen derviş

Kum deryasında, sessiz bir dolunay

Işık yürür, karanlığın üstüne

Seher vaktinde, ay yüzlü esenlik

Merhaba dualarla, gün üstüne!”

Güne/ veya günlere merhaba diyeceğiz. Hayata, ‘tebessüm…’ edeceğiz. Şunu iyi biliyoruz ki, “tebessüm sadakadır!” Yalnız yaşayanlara, ‘haydi hayata yürüyün…’ diyeceğiz. Bir ve Beraber olmada, ‘rahmet, bereket, saadet, esenlik, erdemli bir tavır olduğunu/ veya olacağını…’ göreceğiz. Birbirimize dağlar misali omuz vereceğiz… Yürekli bir dayanışmayla birlikte/ bir saf olarak ayağa kalkacağız… Selam ve muhabbetle