Bedrettin KELEŞTEMUR


YÜZÜNDEKİ TEBESSÜM

FİKİR BAHÇESİ


YÜZÜNDEKİ TEBESSÜM

Bedrettin KELEŞTİMUR

Yüzündeki tebessüme kim kıydı?

Gözündeki ışığa dokunaydı!

Narin bakışlara mahkûm olurdu,

Mazlum yüreğine bir dokunaydı!

Belki de, insafa mahkûm olurdu…

 

İNSAN OLMAYA GELDİM

İnsan olmaya geldim bu âleme;

Sabırla, çileye tebessüm eder

İç dünyamız ayna tutar kaleme;

Kalem, oku der, ilmi izhar eder

Sükût bir zırh gibi gelir halime;

Halden hale hayra vuslat eder!

 

İLK EĞİTİM

İlk eğitim, ailelerde başlar

Orada kurulur, ilk büyük düşler

Düşlerde yürür okula çocuklar

Bir bir yerlerine koyulur taşlar

Okulla, hayata yürür çocuklar…

 

BU NE HİDDET!

Ülkemde bu ne hiddet bu ne şiddet?

Gerildikçe gerildi akıl zihin!

İstemez mi, insan olmaya hasret

Öfkeler yutulmuş ağulu zihin

Çökmüş üstümüze derin bir kasvet…

 

EY NEFİS

Ey nefis, sana tabi olan yanar

Heveslerin yürekler yakar, kanar

Nefis duvarları yıkılsın derim;

Gel gör, öfke bendini yıkar akar

 

CEHENNEM ATEŞİ

Cehennem ateşi, kini/ kibri yakacak

Öfke, haset ateşiyle akacak!

İradem, ifadem aşka dokunur

Sevgide rahmet, muhabbette bulut…

Uhrevi serinlik tene dokunur

Sevgiye, gözün nuruyla bakacak

Her iki âlem sevgiyle okunur!

 

VEFA VARSA

Bir yerde vefa varsa, sefa vardır

Bir yerde eza varsa, cefa vardır

Hayatın iki boyası, ak ile kara

Bir yerde gönül varsa, deva vardır

Vefasız dünya değil, insan meğer

İyilik yüküne, hamallık değer.

 

VEBAL TAŞIR

Kimi vardır, ateşe odun taşır

Kimileri var, yangına su taşır

İyiler kötüler aynı dünyada;

Her iki dünyayı da vebal taşır

 

ÜŞÜYEN GÖZYAŞI 

Hasretim yürek coşkusu huzura 

Ülkemde gözyaşı, hüzün istemem 

Zindan olmasın, düşmesin nazara 

Üşüyen gözyaşı, hazan istemem 

Nedim ol âleme gül sun pazara 

Kanlı gözyaşı, kırık gönül istemem

 

ÜŞÜYORUM

Üşüyorum, bu şehirde artık ben!

Suallerim, bana geri dönüyor

Sönüyor, lambaları sokakların!

Perdeler çekilmiş, titrer yalnızlık!

Ilık güne uyanmaktır, yüreğim

Yorgunluğu üzerinde nefesler

Sessizce anıları solumakta

Düşler yağmuru, gönlümü ıslatır

 

SOSYAL MEDYA

Serbest bir meydandan sesleniş gibi

Oku, şu âlem seni dinlemede!

Sanki yüreklere hisleniş gibi

Yazmak mı, aklıselim inlemede

Ah derim, dertlerim çimlenmede

Bedri, lâl olmak ölümden beter

Medeni insan gibi konuşacak

Elbet asrı arkamıza alacak…

Ezberleri bozacak anaforda

 

SOKAKTAKİ ÇOCUK…

Betona yapışan yalın ayaklar!

Işıktan kaçar, mehtaba sığınır

Kaldırımlar yorgun düşer, uyuklar!

Sokaklar ıssız, çocuklar kimsesiz

Hani, nerede şefkat damarları?

Meğer şehirde sevgi öksüz kalmış 

El açar çocuk, merhamet dilenir.

Aşk ile rağbet bulmazsa bilenir

Soğur yüreği, buz kesilir sokak!

Senden kopan parçanın çığlığını,

Dinle! Bu bir efkâr türküsü değil.

Senin ellerinle yaktığın ateş!

Sokaktaki çocuk, garibim ülke…

Aynaya düşen resim yalan, yalan!

Sorgusuz sualsiz taşmış kabından

İnilti gelir, kaldırım taşından

Kaldırın bu ayıbı üzerimden!