Bedrettin KELEŞTEMUR


ZAMAN KAVRAMI ÜZERİNE

FİKİR BAHÇESİ


ZAMAN KAVRAMI ÜZERİNE

Bedrettin KELEŞTİMUR

Asra (zamana) yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır” (Asr Suresi 1-3 ayetler)

Yüce Yaratan, Asra/ veya zamana yemin ediyor. Salih amellerle sizler, ‘kışı bahar edebilirsiniz’ 

Güzel sözler, güzel nasihatler tıpkı meyve veren bir ağaç gibi insana sürekli ikramda bulunur…

Berg Poetry bir şiirinde ne diyorlar; 

“Zaman en iyi öğretmendir

Zaman, gerçekleri sahtelerden ayırır

Zaman, en iyi doktordur

Yaraları ve kırıkları iyileştirir

Zaman adildir, her şey zamanla ilgilidir…”

Necip Fazıl Kısakürek’in 1936’da kaleme aldığı, “Zaman…” şiirinden;

“Nedir zaman, nedir?/ Bir su mu, bir kuş mu?

Nedir zaman nedir?/ İniş mi, yokuş mu?

Bir sese benziyor;/ Arkanız hep zifiri!

Bir sese benziyor; Önünüz tüm kabir!

Zamanın çarkları, / Sizi yürütüyor!

Zamanın çarkları,/ Beni öğütüyor

Zaman her yerde ve/ Her şeyin içinde,

Zaman her yerde ve/ Acem’de ve Çin’de

Kime kaçsam ondan;/ Ha yakın, ha ırak?

Kime kaçsam ondan; Ya sema, ya toprak…”

Zaman için neler demediler ki?

Zaman, en iyi doktor dediler… Zaman, her şeyin anahtarı dediler… Zaman, ‘en büyük yatırım’ dediler… Zaman, ‘her şeyin ilacı’ dediler… Zaman, ‘bir nehir gibidir’ dediler…

Sokrates, “Bilge bir adam zamanın değerini bilir!” Bizlerden tavsiye, ‘sabır dolu bir yürekle…’ zamana bakınız! Marilyn Monroe, “Bazen sadece bir an, bir ömre bedel olabilir!” Zaman kaydıyla, insanların önüne öyle fırsatlar gelir ki, “o fırsatlar, bir ömre bedel olabiliyor!” Zamana dokunmak, hissetmek, anı tefekkür edebilmek… Albert Einstein, “Zaman, insanın onu hissettiği ölçüde uzun veya kısadır!” 

“Zamanla…” ilgili bir şiirimizde şöyle diyoruz,

“Dil, sükût etti!

Kalbin çığlığına kandı

Ve yıkandı

Hakk’ı andı…”

Zaman tünelinden geçtiğimizde şuna şahit oluruz, “zaman bir nehir gibidir, hiç durmadan akar…”

Nehrin akışında olmak, fütüvvet diliyle nehrin yatağına yön verebilmek, zamana dokunabilmek…

Andy Warhol, “zamanı iyi kullanmak en iyi sanattır!” Her insan, kendi alanının bir bakıma sanatkârıdır. 

Hayatı seveceğiz… İkindi vakti misali şu kısa ömrümüzde, ‘gölgemizin uzun olmasına rağbetimiz ve de gayretimiz…’ olmalıdır. 

Kur’an’da, Secde Suresi 5.nci ayette şöyle buyrulur; “O, bütün işleri gökten yere doğru düzenleyip yönetir. Sonra her iş, sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde Allah’ın belirlediği yüce bir makama yükselir…” 

O makam nedir? Ahirettir… Amellerimizle birlikte, bu âlemdeki kazançlarımızla, Hak katına yöneleceğiz.

Hac Suresi 47.nci ayette, “…Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir!” 

Yunus Suresi 5.nci ayette de şöyle buyrulur; “O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir…”

Bakara Suresi 189.ncu ayette de şöyle buyrulur; “Sana hilâlleri soruyorlar. De ki; Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” 

Zaman sözlükte, “bir iş ya da oluşun, bir eylemin içinde geçmekte olduğu, geçtiği ya da geçeceği süre.”

Bu sürenin belirli bir parçası”

Ahmet Haşim, ‘Merdiven’ şiirinde zamanı çok güzel anlatır;

“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…”

Geçmişe dönüp şöyle bir baktığımızda, ‘zamanın su gibi akıp gittiğini…’

İçerisinde, ‘kıssalarla dolu hayatın…’ kendi romanını yazdığını göreceksiniz!

Thomas Mann ne diyorlar; “zaman aktı, olgunluğu ve hizmeti artırmak için bize verilmiş en değerli sermayedir.”

‘zaman’ ve ‘sermaye’ kavramı ne kadar uyumlu değil mi?

Bizler zamanla birlikte, ‘ömür sermayesini tüketiyoruz’

Hz. Mevlana ne diyorlar; “İlahi adalette zaman aşımı yoktur… O bir gün mutlaka tecelli edecektir…”

Kendimizi, ‘zamana mahkûm etmeyeceğiz’

Bir söz vardır, sıklıkla kullanılır; “zamanı beklerken çok yavaş, korkarken çok hızlı, kederliyken çok uzun,sevinçliyken çok kısa…”

Güzel günlerin nasıl geçtiğinin farkına bile varamazsınız.

Hasta yatağında bir gece, ‘bitmeyen bir kâbus gibi…’ gelir insana!

Zamanı, ‘cehenneme…’ çevirmeyelim.

Zamanı bir dantel gibi işlerken nelere dikkat edeceğiz; Sabra, sükûta, esenliğe, selamete, tahammüle, hoşgörüye… “güzel gören, güzel düşünen hayatı da güzelleştirir!”

Kaşgarlı Mahmut ne diyorlar?

“Aceleci sinek, süte düşer.”

İnsanın fıtratında var, ‘acelecilik…’ Nefsin körüğü de ‘acelecilik’ yani tahammülsüzlük değil mi?

Zamanı, ‘sabırla çekeceğiz’

Tagore ne diyorlar; “Boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır!”

İnancımız, “iki günü eşit olan zarardadır” buyuruyor. İnancımız, “hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya,

Yarın ölecekmiş gibi ahrete çalışınız!” diyor. 

Zaman elimizde bazen terazi ve bazen de ölçü olacak…

Ne diyorlar, “Ömür kotanız sınırlı değil, zamanınızın değerini bilin…”

Şu dünya hayatını, “bir büyük maratona…” benzetebilirsiniz!

Vasat ama ‘istikrarlı bir yolculuk’ Sapmalar değil, ikilemler içerisinde bocalama, çelişkiler değil…

Sağlıklı bir irade ve kararlılık…

Webwr’e kulak verelim; “zaman su gibi akıp gidiyor derler, hâlbuki zaman değil, biz geçip gidiyoruz!”

Gerçekte, ‘kader çizgisinde’ akıp giden bizleriz… Bir nehir yatağını düşününüz… Dar boğazlar, vadiler, engebeler… Bütün bunlarla birlikte, ‘su kendi yatağında ilerliyor’ Hayat serüveni de bir nehir yatağı gibi… Kendi mecrasında akacaktır!

Bir şiirimizde şöyle diyoruz;

“Kâh karanlıkta, kâh aydınlıkta,/ Bir minval üzere kâinat yüzmekte…

Kâh kısalmakta, kâh uzamakta, / Gölgeler ki sahibiyle gezmekte…

Kâh soğumakta, kâh ısınmakta,/ Ölüp-dirilen kâinat mahşeri çizmekte”

Bir diğer şiirimizde ise şöyle sesleniriz;

“Zamanı iplik yaptım, fikri kat kat ördüm

Düşüncede her düğümü kaskatı gördüm

Tefrik ile ifrat arasında, Ey akıl!

Orta yolun dışında her adım kördüğüm”

Zamanla bütünleşen bir hayat… Bazen mekânlar sağır, hantal mı hantal!

“Kahvehaneler” isimli şiirimizden;

“Körlük ve sağırlık, Kahvehane…/ Zamana, mekâna ve insana ağırlık…”

Çalışmayan ve üretmeyen bir toplumun fotoğrafı… O fotoğraf bizlere, ‘zaman israfını da’ tarif eder.

“Erenler Bahçesinde” zaman ve huzur içiçedir.

Bir şiirimizde şöyle deriz;

“Huzuru çimlendiren erenler bahçesi/ Bütün güzellikleri zamana içirmekte… 

Zamanki kanatlanmış bin bir kuş misalinde/ Şairlerin dünyası masallar devşirmekte… 

Erenler dergâhında, Somuncu Baba derler/ Elinin yoğurduğu, nefesi pişirmekte…”

Bosna-Hersek Şiirimizden;

“Uzağında değil, /İçinde yaşamaktayız, zamanın.. 

Zaman, insaf dilerken/ İnsanlığın elini işret tutar…”

Şu Hadis oldukça önemli ve ‘asrımızı işaret etmektedir’

“İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler!”

Sizlere, kültürel değişimin analizini verecek tarif…

Zaman ve ‘israf kavramını’ birlikte kullandığımız da olur.

Balzac, “zaman öldürmek en pahalı harcamadır!” Bizim gibi, ‘gelişmekte olan ülkelerin dramı’

Yunus’u, Mevlana’yı yaşatan nedir, “aşktır!”

Clairon, “Zaman her şeyi kaybettirir, ama sadece aşkı ebesi kılar”

Ferhat’ı, Mecnun’u, Kerem’i; “erdemli bir çile yaşatır!”

Zamanda kusur ararız değil mi? “Nasıl bir zamana kaldık…” deriz. 

Hâlbuki öyle değil?

“Ey insan, zaman sensin, sen iyi olursan zaman da iyidir, eğer sen kötü olursan zaman da kötüdür.”

Şunu da ifade edelim; “Her yarayı saran zaman değil, sevgidir!”

Zamana/ veya zamaneye; “sevgi ilacı içirmeliyiz!” Selam ve muhabbetle