Tahsin ÖTGÜÇ - Emekli Müftü


ZULÜM KARANLIKTIR

KONUK YAZAR


ZULÜM KARANLIKTIR

 

Dünya sahnesinde zulüm ve haksızlıkla hayatlarını idame ettirenler, belki bir dönem konforlu yaşam kurabilirler. Lakin bu durumun, ilelebet sürmesi mümkün değildir. Çünkü zulümle abat olunmaz diye bir atasözümüz var. Bu sözün gerçekliliğini her ortamda görmek mümkün olabilir. Zulüm Arapça bir kelime olup zalime kökünden gelir. Zulmün kelime anlamı, adaletin zıttı bir işi, yapmak, bir şeyi ait olduğu yere koymamak. Bir başka tanımla zulüm, Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı şekilde başkasını uğrattığı kötü bir durum, kaygı, eziyet, işkence, haksızlık ve cefa, kimi zaman keyfi davranış. İnsanların ve diğer canlıların hayatına ve hakkına tecavüz etmek, zorbalık ve şeytanlıkla başkalarına hakaret. Zalim ise, zulmeden kişiye denir. Yani bu tanımlarla meşgul olan kişi ya da kişiler. Ağlayanın malı gülene yaramaz diye bir atasözümüz vardır. Kişinin hakkı verilmezse, elindeki ve evindeki zorla alınırsa, buralarda gözyaşı var demektir. Gözyaşının olduğu yerlerde zulüm vardır. Filistin ve özellikle Gazze başta olmak üzere, Irak, Suriye ve benzeri yerlerde olduğu gibi.

Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde; “Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm kıyamet gününde, zalime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik, sizden önceki ümmetleri helak etmiş, onları birbirinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevk etmiştir” buyurmuştur. Müslim, Birr, 55.

Görülüyor ki, zulüm de cimrilik de hayatı olumsuz yönde etkilemektedir. Zulüm ahretimizi karattığı gibi, dünyamızı da çekilmez hale getirebiliyor. Hal böyle olunca, kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına yapmama noktasında duyarlı olmak lazım gelir. Hiçbir kimse, hakkının elinden alınmasını, hakarete maruz kalmasını, eziyet ve işkence edilmesini istemez. Bunu aklından bile geçirmez.

Yüce Allah kuranında, “Yaklaşan gün konusunda onları uyar. Çünkü dehşet içinde yutkunurlarken, yürekleri ağızlarına gelmiş olacak. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi olacaktır” buyurmuştur Mümin,18.

Tabii sevginin, saygının olmadığı yerde her şey sunidir. Suni olan şeyde dünya menfaati vardır. Bunlar tükendiği zaman sevgi ve saygıdan bir şey kalmaz. Zulmün, baskının, zorbalığın olduğu yerlerdeki, sevgi ve saygılar da böyledir. Bundan dolayı zalimlerin dostları olmaz. Düştükleri zaman kaldıran da yardım eden de bulunmaz. Bunun örnekleri her zaman görülebilir. Genelde zalimler de mağdur ve mazlumlar da aynı olumsuz havayı teneffüs ederler. Bu karanlık tablodan kurtulmak için Kuran ve sünnet ikliminde buluşmak lazım gelir.

Peygamberimiz (sav) efendimiz, “Zalime de mazluma da yardım edin buyurdular. Ashaptan birisi, Ey Allah’ın Resulü, mazluma yardım edelim de zalime nasıl yardım edeceğiz? Efendimiz Zalimin zulmüne mani olursanız ona yardım etmiş olursunuz” buyurdular. Riyazüssalihin.

Zulme rıza zulümdür, görüşünden hareketle elimizle, sözümüz ve vicdanımızla her iki tarafa yardım edebiliriz. Gücümüz, kuvvetimiz, mali durumumuz elverdiğince yardım etmek insani ve İslami bir görevdir. Müslüman Türk halkı bunu en güzel şekilde yapmaktadır. Mazlumu, zulümden kurtarıp huzura kavuşmasına vesile olmak, her insan gibi yarınlara güvenle bakmasına vesile olacak bir hayatla buluşturmak, yapılacakların en güzelidir. Mazlum ve mağdurun yüzlerinin güldüğünü görmek, biçarelerin dertlerine derman olmak hayırların en büyüğüdür. Zalimin de zulmünü bertaraf etmeye çalışmak, adaleti, hakkaniyeti, insani değerleri kendi yaşantısıyla buluşturmak, toplumdaki huzur ve mutluluğu sağlar.

Bu gün dünyada gördüğümüz göremediğimiz bir hayli mazlum ve mağdurlar var. Bunları kendi hallerine bırakır, gerekli ilgiyi gösterip yardım yapmazsak, onları ölüme terk etmiş oluruz. Bu, insani ve İslami açıdan doğru bir davranış olmaz. Dünyanın her tarafında mağdur ve mazlumlar, Türkiye’den yardım bekliyorlar. Türk devleti, her türlü zorluk ve meşakkatlere göğüs gererek Müslümanlara ve gayri Müslimlere yardım ediyor. Evinden, yurdundan çıkmak zorunda kalanlara kendi topraklarında barınma imkânı sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında, dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlum ve mağdurların derdine derman olan, yüzlerini güldüren Türki’yedir. Allah kimseyi mazlum ve mağdur duruma düşürmesin. Allah İslam ümmetine huzur, güven ve mutlu bir hayatta buluşmayı nasip etsin.

Tahsin ÖTGÜÇ - Emekli Müftü