Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 25.09.2025 20:01

GELİN DOSTLAR

Facebook Twitter Linked-in

GELİN DOSTLAR

Bedrettin KELEŞTİMUR

Gelin dostlar, Hazar'da buluşalım

Hazar'da, bir mavi sevdaya yürür

Son baharın, gül kokulu tadında

Sözler, deruni sözler kanat çırpar 

Çırpınır Karadeniz, Akdeniz'i...

Bir rüzgâr, alır götürür cihana...

Sözler, damar damar sanata yürür

 

GÖRMEZ MİSİN?

Tarihin ışığında, sırları çözdüm

Ey merhametsiz insan, görmez misin?

Türkistan diye bir deryayı gezdim!

Derya da bir damlayı görmez misin?

 

GAZETECİ

Gazeteci, kâlem, kelâm, sohbet ehli!

Aydın hareketinin odağında!

Zihni, fikri, edebi yolculuk

Eleştirel düşüncenin çarmıhında!

Titreyen vicdanlara ses olur

Ekin tarlasının başındadır

Canhıraş bir yürekler tohumu atar

İbret tohumudur, ders tohumudur!

Gazeteci, asrın vakanüvisi

Taliminde gün be gün haberinin

Haber, yüreğimin albenisi

Ses getirir, haberin debisi!

Hafızalara kazınır boyası!

Haber hamalıdır, gazeteci…

Kamu ile sivil arasında köprü;

Tarih o köprülerde yazılır.

 

AHİRİ YÜKÜNDE TAŞIRSIN

Sorarlar, ‘yükünde ne var’ Ey Yolcu!

Her zaman çul ve çaput mu taşırsın,

Nefsin tuzaklarında mı yaşarsın?

Fenadan Bekâya her insan yolcu

Bil ki, ahiri yükünde taşırsın…

Gururla yükselir mi göğe başlar?

“Cehennem ateşi, insan ve taşlar

 

KAHRAMANLAR

Kahramanlar, hakka vuslatı bilir

Bâki âleme hasreti de bilir

Korkmaz zalimden, boyun eğmez zulme!

Deryada damla olmayı da bilir

Tevazu kanatlanır, Kaf Dağı’na,

Atlanır, zatıyla gönül bağına!

Yıldırımlar düşer küfrün ağına

Kahramanlar, aşkla sevdaya yürür

O sevda, vatanımdır, imanımdır hey!

 

AHİ EVRAN

Biz Ahi Evranlıyız, Ocaklıyız!

Ta, Türk Yurdu Horasan’dan yolumuz…

Kök salmış gönüllere, bucaklıyız

Çarşı, pazarda ahlaktır yolumuz!

Ahilik der, ‘kardeş kardeşe yar olur’

Birlikte her yer, bahar; gülzar olur

Huzuru adımlar, bahtiyar olur!

 

MÜ’MİN NAZARIYLA

Mü'min, nazarıyla uzağı görür

İlmi ferasetle tuzağı görür

Gören gözlerin, edeptir adımı;

Adımlar, pusudaki ağı görür

 

BAKMA YÜZÜME

Bakma yüzüme beni göremezsin 

Yüreğimdeki ışık âlemi yakar

Sevgi yüzde değil, içte okunur

Aşk, rahmet olur, bulut bulut akar

 

SELÂM VERİN

Gün doğumunda, güne selâm verin

Gülen yüzlerle selâmete erin

Huzuru aşk ile sükûtla koru

Sabırla nefesleri gönle serin

 

SİHİRLİ BİR GÜN GİBİ

Sihirli bir gün gibi geldi, geçti 

Nice umutlar toprağa döküldü

Bahar, soğuk rüzgârı aldı, geçti

Don düştü, sımsıcak düşlerime

Aman! Dizlerimin bağı çözüldü!

 

TOHUMU ATMA ZAMANI

Toprağa tohumu atma zamanı

Dua, yakarış, yürekte imanı

Bırakma elinden sakın insafı

Tohumun toprağa düştüğü anı,

Hidayete ersin, akıl izanı

 

ZANDA BİR YALANDIR

Yalana sarılı onca ifade

Sözünü, zan üzerinde gezdirir

Kul hakkı, nasıl iştahla yenirmiş!

Boğazında düğüm düğüm ziyade...

Kim bilir, hangi zalime amade?

 

ACISINA DOKUNARAK...

Acısına dokunarak yaşamak

Nasıl bir his, emektir bilir misin?

Çığlığına dayanılmaz dünya da,

Asıl, hayat raylarını döşemek!

Sular gibi mecrasında akmak...

Gönüllerde o kıvılcımı yakmak!

 

SÖZ VERMİŞTİN

Hani söz vermiştin bir dost diliyle

Sonbahar sıcaklığı kadar yakın

O hisler, buz mu tuttu gözlerinde?

Selâm göndermiştim gönül eliyle

Hani, nerde kaldı, ahilik yurdum?

 

DUR YOLCU

Dur yolcu diyemezsin, gün doğacak!

Gün batacak birgün üzerimize

İyilerin kabrine ışık doğacak

Dileriz, rahmet yağsın üzerimize

 

KAHRAMANLARI YAZ!

Ey Oğul, kahramanları bil!

Onların yolları; infak, sebil

Vakarla, merhametle yürüdüler

Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!

Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;

Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,

Onlarla sınırları güvende bil! 

 

KEDER DÜŞTÜ!

Uykuların üstüne keder düştü!

Gözler bir büyük kâbusa açıldı

Akıllara gizemli soru düştü

Yandı yürekler kâbusa açıldı

Kar düştü, hey gidi vatan üşüdü!

Omuzlarda bin bir keder taşındı

Ağla matem et yanan yüreklere

Nereye dönsem makber, canlar düştü!

 

NEDAMET OLUR

Alın teri, gözyaşına karışsın,

Yol, yordam bil; kul hakkıyla barışsın

İyilikler, sevdanla bir yarışsın,

İşte, derde derman feraset olur

Aczin gafletle birleştiği yerde

Mazlumun yanan yüreği de orda

Bir düşün meydan kalır mı namerde?

Nasihat alana nedamet olur

 

İKİYÜZLÜ

İkiyüzlü, hayra çağırsan gelmez!

Sinsice hayır yoluna taş koyar

İyilikten kendine pay almaz

Fitne, fesat, dedikoduyla doyar!

Somurtan yüzüyle selâma gelmez

Aklınca, ifsatla beyinler boyar

İkiyüzlü gönüllerde yer bulmaz

 

KÂH SEHER VAKTİNİN

Kâh seher vaktinin esintisi

Kâh akşam vaktinin yorgunluğu 

Bir minval etrafında döner zaman 

Kâh zamanın sükûta erişi 

Kâh için için çağlayışı 

İçindeyiz meçhule giden yolun

 

YAĞMURLA GELEN

Yağmurla gelen sonbahar coşkusu

Serin rüzgârların ince nağmesi,

Bu toprağın vatan kokan türküsü, 

Buram buram aşktır, bir büyük sevda...

Deli gönül derler, sevda adına...

Çorak gönüllere rahmet muştusu

 

KÖRDÜĞÜMLER

Eskisi gibi artık çağlamıyor

His yağmuru altında ağlamıyor

Çağrılarım, ağrılı yüreklerde 

Sancılar, iki gönlü bağlamıyor 

Neden, niçin bütün bu kördüğümler

Bir türlü çözülmüyor, çözülmüyor

 

ÜŞÜYORUM…

Üşüyorum bu şehirde artık ben

Suallerim bana geri dönüyor

Sönüyor lambaları sokakların

Perdeler çekilmiş, titrer yalnızlık

Ilık güne uyanmaktır yüreğim

Yorgunluğu üzerinde nefesler

Sessizce anıları solumakta..

Düşler yağmuru, gönlümü ıslatır


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —