Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 06.11.2025 21:20

NASIL BİR ŞEHİR?

Facebook Twitter Linked-in

NASIL BİR ŞEHİR?

Bedrettin KELEŞTİMUR

06 Kasım, Dünya Şehircilik Günü…

Şehir kavramıyla ilk akla gelen, ‘estetiktir’

Dil’de, Fikir ’de, İş’te; “zarafet, nezaket, incelik, sadeliktir!”

Eski Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen’in bu toplantıdaki konuşmaları tarihi önem taşır; “Bir yerin şehir olduğunun göstergesi orada yayıncılık faaliyetlerinin var olmasıdır. Orada musikinin var olmasıdır. Orada güzel sanat faaliyetlerinin var olmasıdır. Varsa bunlar, orası şehirdir.”

Muş’taki, şair ve yazar arkadaşlarımızla bir araya geldik. Artık, Muş İlimizde; ‘şiir, sanat, edebiyat ve musikiye…’ gerekli önemin verilmesi yolunda kanaatlerimizi paylaştık. Muş İlimizde, ‘şiiri, sanatı, edebiyatı, musikiyi seven ve ona sahiplenen temel taşların olduğunu gördük…’ Bu bağlamda, Muş İlimizi özellikle de, “Yaşanabilir Şehirler Arasında…” daha üst sıralara taşımamız gerektiğine olan inancımızı bir daha yeniledik. Muş İlimizde, ufuk açan/ veya geleceğe yönelik çalışmalara artık ağırlık verilmelidir. Muş Valisi Avni Çakır Beyefendi bu konulara, ‘sıcak bakan bir Valimiz…’ Muş İlimiz artık bir Üniversite Şehridir… Muş Alparslan Üniversitesinin de dinamik bir yapısı olduğunu bilmekteyiz… Akademik birikime sahip her biri alanında kendisini yetiştirmiş bilge insanlarımız var. Bunları bir bütün halinde görebilmeliyiz. 

Şunu hemen ifade etmeliyim, Muş İlimizin, ‘tarihi dokusunu/ veya kültürel zenginliğini…’ gayet iyi biliyoruz. Özellikle biz, sivil hayata düşen görevlerin ağırlığını artık omuzlarımızda hissediyoruz.

Şu sütunlarda, sıklıkla kullandığımız bir ifade, tekrar edelim; Erdemli insandan, Erdemli Şehre…”

İnancımız, “istişare ediniz, rahmet bulursunuz!”

“İçinizde hayrı söyleyen bir topluluk bulunsun!”

Asıl zenginlik nedir, ‘birlikte karar vermek’

“Ortak bir akıl geliştirmek…” Ecdat, “bir elin nesi, iki elin sesi var!”

Her şehrin, ‘erdemli, bilge seslere…’ ihtiyacı var.

Şunu aklımıza iyi yerleştirelim; “Her insan bir âlemdir…”

Her insan, ‘farklı bir karaktere…’ sahiptir.

O halde, ‘farklılıklar zenginliğimizdir’ diyeceğiz. 

Maksadımız ise farklılıkları bir ahenk haline getirmek…

Bizim çağrımız, ‘gönüllerin fethidir’

Anadolu’nun fetih sırrını iyi çözelim…

Asırlarca; ‘dostluğa’ ‘sevgiye’ ‘muhabbete’ akan bir nehir misali…

O nehir, ‘bilge bir tavırla…’ akmış

Aktığı her yerde, ‘şefkati, merhameti, adaleti’ dillendirmiş

İnsanın insana saygısı kadar, şehirleşme kültüründe, mekânların birbirine saygısı…

“Edep Yahu!” bir hayat iksiri oluvermiş!

Şehirleri, o ruhani iksir nakışlamış…

İnancımız, “aranızda selamı yayınız!”

Selamda; ‘saadete, esenliğe, bilumum iyiliklere…’ çağrı olduğuna kalben inanıyoruz.

O çağrı da, ‘estetik’ vardır.

Nedir o estetik, “Güvenilir Olmak!”

İnsanların, ‘birbirlerini aldatmaması…’

Nedir?

İnsanların, ‘birbirlerine tebessüm etmesi…’

Nedir?

İnsanların, ‘birbirlerine yardım elini uzatması…’

Bütün bu “Nedir” soruları, bir kalbi merhale halinde uzayıp gidiyor…

İnsana, ‘yaşama zevki veren…’ dayanışmadır. O dayanışma ruhunu geliştirmedir. 

Sosyal hayatı güçlendirerek geliştirmektir.

Ecdat, “Üzüm, üzüme baka baka kararır!” Bir bakıma, ‘iyiliklerin mayalanması…’

Allah Resulü(sav) buyuruyorlar; “Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayınız!”

Hayır, hasenat, infak, iyilikler; ‘güzellikle…’ bütünleşiyor

Güzel kimdir, “güzel davranandır!”

Güzel kimdir, “edepli olandır!”

Hz. Ali (r.a.), “Güzellik, giyinenlerin süslülüğü ile oluşmaz; Bilgi ve terbiye ile güzel olunur.”

Güzelliğin elbisesi, ‘ilim ve takvadır’

Burada tekrar asıl sorumuza geliyoruz; “Nasıl Bir Şehir!” 

Bizler, ‘kırmadan, dökmeden, incitmeden…’ İstersek?

Öyle mesafeler alınır ki, Şehir, ‘kanatlanır’ efendim!

Dağlar, “omuz omuza vererek…” vakarını korumuşlar.

İnsanoğlu, ‘saflarını sıklaştırarak…’ neler olmaz ki?

“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var!”

Burada, ‘dayanışma…’ müspet bir şuurdur

Onu ne kadar yapabiliyoruz? “Başımızı yastığa koyduğumuzda!” 

Bir günün muhasebesini, ‘ak alınla…’ yapabildik mi?

İnancımız, “İki günü eşit olan zarardadır!”

Sürekli, ‘gelişimin ve değişimin habercisi…’ olabilmek…

7’den 70’e, ‘sorumluluklar’

Herkes üzerine düşen sorumluluğu, ‘ibadet vazifesi’ olarak görmelidir. 

Şehrin, ‘markası/ markaları’ olacak…

Şehrin, ‘edebi mahfilleri’ olacak…

Şehrin, ‘Aksaçlıları’ olacak…

Şehrin, ‘hedef ve stratejileri’ olacak…

Şehrin, ‘her yeteneğe uygun’ atölyeleri olacak…

Şehir, insanıyla birlikte ‘tebessüm edecek’

6 Kasım Dünya Şehircilik Günü… Bu gün içerisinde bardağın boş tarafını da göreceğiz ve dolu tarafını da… Müspet düşünce ve eleştiriye de devamlı açık olacağız…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —